“En önemli ve feyizli görevimiz, milli eğitim işleridir. Milli eğitim işlerinde mutlaka muzaffer olmak lazımdır. Bir milletin gerçek kurtuluşu ancak bu suretle olur.” diyen Ulu Önder Atatürk’ün Başöğretmen seçildiği tarihtir 24 Kasım.   Dünyanın her yerinde en kutsal meslek olarak görülen öğretmenlik, öğrencilerine doğruya ve bilgiye giden yolu gösteren, yaşamı değerlendirmelerinde yardımcı olan ve onların yarına umutla bakmalarını sağlayan ışık kaynağıdır.    Hayat bir öğrenim süreci, bu süreç ise “insanca yaşama”nın zorunlu istikameti ise, kuşkusuz bu istikamette bize yol gösteren öğretmenlerimizi ne denli anarsak analım haklarını ödemiş olamayız.         Bizler “bir harf öğretene kırk yıl kölelik yapmaya razı olan” bir medeniyetin çocuklarıyız. Bizler öğretmenleri “irfan ordusu”na benzeten, “milletleri kurtaranların yalnız ve yalnız öğretmenler” olduğunu savunan kahraman atalarımızın torunlarıyız.   Öğretmen, karşılaştığı güçlüklerle baş edebilen, yılmayan bir eğitim neferi olarak öğrencilerine de bu yönüyle örnek olmaya gayret etmelidir. Yarını herkesten önce düşünerek planlamak, geleceğin toplumunu daha huzurlu ve gelişmiş kılmak, bireyleri çağın gereklerine hazırlamak onun temel görevidir. Bu bağlamda öğretmenlerimizi öğrencilerinin geçeceği yolları onlar için aydınlatmaya çalışan ve doğruyu bulmalarına kapı aralayan fedakar gönül işçilerine benzetmek, kıymetlerini anlamamız bakımından yerinde olacaktır.   İnsanları geçmişin hazineleriyle  donatan, onların geleceğe emin adımlarla yürümesini sağlayan bir rehber, eseri paha biçilemez çocuklar olan bir sanatçı, yılmak yorulmak bilmeyen bir idealist, milletin medeniyetine yön veren kanaat lideri, dünyanın tüm yükünü omuzlarında taşıyan bir kahramandır o.   Ve bu kahraman, hal diliyle şöyle haykırır:   “Ben çaresizliğin filizlendiği yerde ümit, Korkunun mayalandığı yerde yürek  Ve doğrunun güçlendiği yerde bilek olmak isterim!”    Bizlere düşen meslektaşlarımızın kendilerindeki gücü fark etmelerini sağlamak, yeni fikirlerle yola devam etmelerine ve  daha da azimli çalışmalarına olanak sunmaktır.    Eğer gelecek nesillerimizi daha yükselmiş ve erdemlerle yoğrulmuş görmek istiyorsak, barışın ve kardeşliğin tüm dünyada egemen olması en büyük gayemiz ise burada ilk ve en önemli görevin öğretmenlerimize düştüğünün bilincinde olmalı, sosyal, ekonomi, iletişim gibi diğer tüm bileşenleri bu çizgide işe koşmalıyız. Toplumun birer aynası oldukları için kendilerini sürekli olarak yenilemeleri, eğitimin kalitesini artırdığından, peşinden giden binleri, on binleri daha güzel yarınlar beklemektedir.   Devletlerin asıl  serveti, her şeyden  önce erdem ve bilgeliktir. Yüreğimizi, ruhumuzu erdemlerle beslemek için fedakâr ve cefakâr öğretmenlerimize daima ihtiyacımız vardır. Uygarlık ve değerler bayrağını en önde ve korkusuzca taşıyan öğretmenlerimiz dünyanın en kutsal, en özverili kişileridir ve bu özverili kişilerin her bir öğrencisi, toprağa atılan birer tohum, ekilen birer fidan gibi yeşermeye devam edecektir.       Bu duygu ve düşüncelerle 1981 yılından beri kutladığımız “24 Kasım Öğretmenler Günü’nün milletimize,öğretmen ve çocuklarımıza ve tüm eğitim camiamıza iyi, doğru ve güzel yarınların başlangıç noktası olması temennisiyle hayırlı olmasını diliyorum.Ayrıca, başta başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, ebediyete göç etmiş tüm öğretmenlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, gerek Çiğlimizde gerekse yurdumuzun her köşesinde görevlerini özveriyle yerine getiren öğretmenlerimizin "24 Kasım Öğretmenler Günü"nü kutlar sevgi ve saygılılarımı sunarım.   Mesut UĞURLU  Çiğli İlçe Milli Eğitim Müdürü